3 Kasım 2012 Cumartesi

Gerçek Bey ile Hurafe Hanım; yanmak mı zor sözde yanmak mı?

İnsanın kendi kendine tutuşması, bunu çocukluğumun "Bilinmeyen" dergilerinden beri şehir efsanesi olarak bilirim de henüz yurdum insanında rastlamışlığım yok "kendiliğinden tutuşma" vakasına.
Bu teoriye göre insanoğlu evinin verandasında oturmuş ekinezya çayını yudumlayıp ufka bakarken birden bire içsel bir alevlenme ile tutuşup yanabiliyor. Benim kendi zihnimin döndüğünce açıklamaya çalıştığım bu durum bakın nasıl izah ediliyor:
"Gerçeği mi yoksa yanılsamayı mı temsil ettiğini göstermek amacıyla, bildirilen oılaylar özenlice değerlendirilmelidir. İnsanın içindeki kimyasal tepkimelerin oluşturduğu ısının sonucu olarak bir insanın vücudunun birdenbire alev almasının varsayılan süreci olan insan kendiliğinden tutuşması böyle bir olaydır.
İnsan vücudundan kaynaklanan ateş bildirimlerinin geçerliliği hiçbir zaman onaylanmamıştır. Ani insan tutuşması olduğu zaman, bu her zaman dışarıdaki ateşin sonucudur. Bir kimse tutuşabilen gece elbiseleri giydiği zaman, sarhoşken ya da uyku haplarının etkisiyle içi süngerle aşırı doldurulmuş bir koltukta uyuyakaldığı ve kaza sonucu yanmakta olan bir sigarayı koltuğa düşürdüğü zaman bu durum ortaya çıkar.
Tutuşmanın diğer bir kaynağı, bir kişinin cinayet işledikten sonra cesedi yakmasıdır. Diğer bir olasılık da, yaşlı kimselerin kendi kendilerini kazayla tutuşturmasıdır.
İnsan bedeni içindeki koşullar tutuşmaya asla müsait değildir. İnsan bedenlerinin %60 ila %70'i sudan oluşur ve tutuşamaz........................... Boğazınızdaki yanma duygusu yalnızca yemek borusundaki mide asididir.*"
Bu bilimsel altyapılı metine dayanarak içten yanmalı bir motor olmadığımız ve olmayacağımız yorumu rahatlıkla yapılabilir. Hurafe (sözde) bilim, insanoğlunun bilinmeyene olan ilgi ve korkusunu çok iyi değerlendirdiğinden prim yapabilmek için bu ve benzeri senaryoları ilk çağlardan beri üretmektedir.


Gerçek ile hurafe arasındaki savaş ilk çağlardan bu yana süredursun; 16'ıncı yüzyılın ünlü dil ve düşün ustası Sir Francis BACON bakın gerçek üstüne neler söylemiş:
"..........yalanın tutunmasına yol açan şey, insanların gerçeği bulmak için göze almaları gereken güçlükler ile emek, ya da bir kez bulunduktan sonra gerçeğin insan kafasına yükleyeceği zorunluluklar değil, yalanın kendisine duyulan doğal ama cılk bir sevgidir."**
İnsanın yalancılığın ve hurafenin yarattığı gizemli ve bir o kadar da rahat dünyada yaşamak varken kurallarla örülmüş gerçek dünyada yaşamayı istememesinin temelinde de bu olsa gerek. Olağan davranışları etkilemek ve tabiat düzenini değiştirmek için yapılan büyüler, üfürükçülük ve yatırlardan medet ummak, muska ve nazarlıklarla değişim yaratmak gibi örnekleri mevcut olan hurafenin*** de gerçeği çarpıtarak kendi dünyasını şekillendirmek anlamına gelen riyanın da gerçeğin yanında tanrıya bir meydan okuma olduğunu söylemek gerekir. Nitekim yalan insanlarla yüzleşmemek için kurgulanmasına rağmen; Tanrıya tam bir meydan okuma durumundadır ****.
Alıntılar:
* Charles M. WYNN, Arthur W WİGGİNS, " Yanlış Yönde Kuantum Sıçramalar", Tübitak, 2002, s.158-159
** Francis BACON, "Denemeler", YKY, 6. Basım, Mart 2006, s.25
*** (http://tr.wikipedia.org/wiki/Hurafe)
**** Francis BACON, a.g.e., s.27


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar